Some Moments in Budapest

 6-7 Mart 2023

Buda-Peşte.   Tuna Nehrinin ayırdığı Budin ve Peşte şehirlerinin 19. yüzyılda birleşmesiyle bu ismi alıyor. “Budin Beylerbeyliği”…. İsminden de anlaşılacağı üzere uzun yıllar Osmanlının beyliklerinden biri olarak kalıyor. 

Bundan sebep olsa gerek Budin tarafında gezerken şehrin her köşesinde, tanıdık bir duygu tarafından kucaklandığımı hissettim. Tipik Avrupa dokusundan epeyce farklı geldi bana. Peşte kısmı ise daha modern ve Avrupai.

1.Peşte:

İlk durağım,  Aziz Stefan Bazilikası oldu. 1906 yılında inşası tamamlanan Bazilika, Neo-Rönesans mimarisine özgü süslemeleri ile göz alıcı.


Peşte bölgesindeki önemli yapılardan biri de “Parlemento Binası”.  Rivayete göre, yapımında 40 kilogram altın kullanılmış. Din ve dünya dengesini sembolize etmek için bazilika ve parlemento binasının eşit uzunlukta inşa edildiğini ve şehirdeki hiçbir yapının bunlardan daha uzun inşa edilmesine izin verilmediğini okumuştum bir yerde, doğruluğunu teyit etmedim :) 

Peşte kısmındaki bir diğer önemli nokta Yahudi mahallesi idi. Burada dünyanın beşinci, Avrupa’nın ise en büyük sinagogu olan “Dohany Sokağı Sinagogu” bulunuyor. Buraya yahudilerin ibadet niyetiyle geldiği açık. Bahçesinde bir mezarlık ve öldürülen yahudilerin isimlerinin asılı olduğu bu sembolik ağaç bulunuyor. Sinagoga giriş ücreti 25€ civarıydı, bir ibadethaneye girmek neden bu kadar pahalı olur anlamış değilim. Hadi bu merkezi önemde bir sinagog deyip, mahalle aralarındaki küçük sinagoglara girmek istedim. Onlar da sadece pazartesi günleri açıkmış ve “giriş için bilet alınız” yazıyordu. 

Çok görkemli katedraller dışında hiçbir kiliseye girerken bilet istendiğini hatırlamıyorum. Hatta Köln’deki o meşhur katedrale giriş bile ücretsizdi. Nihayetinde  bu uygulama, yahudilerin kendi içlerinde kapalı bir grup oluşlarının neticesi olabilir, “dileyen gelsin, dileyen gelmesin” …


Yahudi mahallesinde, Spinoza’dan izler bulmak hoştu.

2.Budin:

Budin sokaklarında gezerken, dokunun birden bire değiştiğini hissettim. Belki biraz İstanbul gibi. 

Budin kalesinden Budapeşte…
Aşık Çelebiye ait olduğu söylenen şu beyit dolaşıp durdu dilime: “ Kiver-i kafirden iman ehline akıp gelir, kıbleye tutmuş yüzünü bir müselmandur Tuna”

Kaleden inerken bir zamanlar yolu Tuna’ya düşmüş Yarenin notuyla karşılaştım. “Her arayan bulamazmış, ama bulanlar arayanlarmış sevgili Yaren” diyemedim. 

Gül Baba
Tuna’ya nazır bir derviş selamlıyor bizi: Gül Baba.

Kendisi Kanuni Sultan Süleyman’ın davetiyle Budin seferine katılıyor. Ellerinde güller ile. O günden vefatına kadar da yanından gülü hiç eksik olmayınca bölge halkı ona “Gül Baba” ismini veriyor. 
Yaklaşık 10 yıl önce Türkiye-Macaristan işbirliği ile Gül Baba türbesi restore edilmiş. Tunaya nazır enfes bahçesi ve müzesiyle ziyaretçilerini bekliyor. Meraklısı için sayfanın sonuna bir kaç link bırakmış olacağım.


Bonus :)


https://www.tika.gov.tr/upload/2018/Gül%20Baba/GÜL%20BABA.pdf


S.R.S.

13.06.23/ Berlin















Yorumlar

  1. beautiful things in your heart 💘

    YanıtlaSil
  2. Yine enfes bir yazı, kalemine sağlık💐

    YanıtlaSil

Yorum Gönder