1 Ağustos 2024
İsviçre’ye doğru yola çıktım. Rabbime niyetlerimi ve planlarımı en güzeliyle ve fazlasıyla gerçekleştirmeme izin verdiği için şükrediyorum.
Heniyye’nin şehadet haberini aldığımdan beri, gelini tarafından çekilen çeşitli videolara ve paylaşımlara takılı kaldım. Ama en çok da yukarıdaki videoya. Allaha iman ve teslimiyetin muhteşem rahatlığı. Bu apayrı makam. Rabbime duam, hayatımın devamını bu makam çabasında geçirmektir. Yolda olmak ve yolda kalmak. Bütün mesele bu.
Ben niyetimi halis tutup elimden geleni yaptığımda her ye’sin yersiz olduğuna yakinen iman etmiş bir acizim. İsmimin baş harfleri ACZ tutmasa da -SRS olarak- varlığının kudretinin yakini şahidiyim.
Hamd O’na. Dönemi hayırla ve başarıyla bitirmiş, Türkiye’de her dakikanın hakkını vermiş olarak dönüyorum. Ve bu huzur çok hoş. Daha nicesine🌸
31 Temmuz
Ramazan bayramında ailesinin 6 üyesi şehid edildiğinde, İsmail Heniyye’nin gösterdiği teslimiyet “neden ve niçinlerime” bir cevap niteliğinde olmuştu. Ve bu sabah hala inanmakta zorlandığım bir haberle uyandım: “İsmail Heniyye Şehid Oldu!” Aylardır öfkenin ve teslimiyetin hiç tanımadığım versiyonlarıyla tanıştım ve şimdi bambaşka bir yerdeyim. Ne olacak, nasıl olacak bilmiyorum. Ama yapabileceğim bir şey varken yapmıyorsam bunun utancını ömrümün geri kalanında taşıyamayacağımdan eminim. Hayr üzere istikamet ehli olmamız duamdır. Şehadetin kabul olsun.
10 Temmuz, Gece. 01.46
Ahde Vefanın ve Sıla-i Rahim'in neden çokça vurgulandığını anladığım zamanlardan geçiyorum. Pergelin ayağını sabitlemek ne zormuş ya Rabbi...
Niyet etttim Allah rızası için 2025 Temmuz ayında marş mira ve ayvaz dede için Bosna'da yine yeniden olmaya, nasib olsan cümle isteyene.
Bir de geçen hafta Sadi babayı görmek, tanış olmak nasib oldu, Beykoz'da. Büyüklerin gözü üzerimizde olsun efendim, ki izan bulalım. Allahım teşekkür ederim.
27 Haziran
Sevgili şehir, bana artık acı vermiyor oluşunu sevdim. Şehre dokunan yeni güzellikler de oldukça hoş. Yargılamayan, hoşça bakan, seven sevilen insanlar artsın eksilmesinden senden.
#Hasıl Gençli Derneği, Galtung, Karışık Tost, Sıcak Hava, Demli Çay, Makale, Stres, O gece sendin gelen ya hz Muhammed fonda.
23 Haziran
Köydeyim ve annemi çok seviyorum. Bugün "hacı pilavı" vardı. Kutsala hürmet noktasında geleneğin öğretecekleri hayli fazla. Çocukluğumun ve ilk gençliğimin elimin arasından nasıl kaydığını akranlarımın "anne, baba" olduklarını yakinen görünce daha iyi idrak ettim.
14 haziran
kendimi tezkereimi vermiş gibi hissediyorum :D sevgili kendim, bir şekilde planlı ve istikrarlı olunca işler halloluyormuş gördük. Netice ise yaradanın elinde. Şimdi elinden geleni yapmanın huzurunu yaşama vakti.
11 Haziran
Her türlü iddianın, ideolojinin, büyük büyük laf edenleri zemini kaydı. Muhteşem bir tiksinme duygusu. Zeminsiz kaldık efendim, hayırlı olsun. Bundan sonra edebiyatını, politikasını, sloganını, romantizmini yaparken umarım biraz utanırız. Bari utanalım be. Bari utanmayı becerelim.
4 Haziran
Kudüse gidecektim, vize alamadım. Allah israilin belasını versin. Ne demek ya ne demek?
Kudüse şiir yazılmaz.
Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin.
Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?
Kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz?
demiş, Mehmet Akif Ersoy
30 Mayıs
Mikro alemde işler bir şekilde ilerliyor. Son 2 hafta. Kaldı 2.5 görev. İnşallah hallolur. Bugün dönemim son semineri vardı. 2 ay sonra bugünkü duygularımı heyecanla bekliyor olacağım. Görmediği yeri özler mi insan, ya da hiç gitmediği yere döner mi? Özler ve döner.
Fakında mısınız? Filistin'den bahsediyorduk, Gazze'den bahseder olduk. Şimdi de Rafah'tan. Acıya töleransımız öylesine arttı ki. Makro boyuttaki tikel acılar artık yaralamıyor gibi görünüyor.
2 gündür içimde bir ağırlık taşıyorum. Gözlerimi kapattığımda bunu bir sert kara taş olarak yorumladım. Etrafından ateşler çıkıyor. Bu, alışılmışlığın verdiği bir isyan . İçim dışıma isyan ediyor. Acının kaç farklı tonunu deneyimler insanlar? Ve insan neyle ümitvar olur?
27 mayıs
dün rafaha yangın yenine çevirdi ahlaksız şerefsizler. insanlar yanarak can verdi. bir baba kafası kopan çocuğunu elleriyle taşıdı. retorik bitti, insanlık bitti, politika bitti, adalet bitti, ahlak bitti, etik bitti, insan hakkı safsataları bitti. BİTTİ.
içimdeki nefreti ve öfkeyi aktarabileceğim hiç bir şey kalmadı.
Dua ederken utanır mı insan? Vallahi ben utanıyorum.
Lanet olsun, lanet olasıcılara. Kahrolsun , kahrolasıcalar. Veyl olsun, buruc suresinin muhatabı olup sadece izleyen bize. Bari utanmayı başaralım be.
22 mayıs
Pişman olacağımız her türlü amel ve söylemden muhafaza et Rabbim. Sabrı ve izanı azık eyle bize. Olacak olanı hayır ve kolaylık üzere oldur. Rızanı aramayı ve nefsden beri durmayı nasib eyle.
Mevlam neylerse güzel eyler.
19 mayıs
Bugün bi hususi mesele üzerinde kendi kendimle istişare ederken şunu derken buldum kendimi: "Esra olsa ne derdi?" Allahım, hayatımın en puslu günlerinde hayatıma çiçek gibi açan dostlarım için de teşekkür ederim.
16 mayıs
şafak 1 aydan daha aza düştü. Uzun zamandır tatmadığım bir yoğunluk. Stres ve kaygı var. Kontrol edilebilirlik mümkün. Bu güzel. İnsanlar anlayışlı. Self-control fena değil. Zaman yönetimi öğreniliyor. Faydasız bırakıp faydalıya yönelme konusunda nefis eğitimi fena değil. Su doku önerilir.
"Haltungsorient" sanırım böyle bir şey hedefliyorum. 1 sınav, 2 essay, 2 kitap özet, 1 abstract, 1 proposal, 1 bibliography sayamadığım sayfa kadar okuma (haftalık okuma son zamanlarda 500 sayfayı geömiş olabilir) , ve bir elin parmaklarından fazla ödev ve sunum. Seviyor muyum? Evet. Hikaye bu kadar.
"Allahım, seni hissetmeyi seviyorum"
8 mayıs
Hikaye yazmanın kaç farklı versiyonu mümkündür? ile Siz hiç yittiniz mi bayım ? arasında bir an/lam.
Anda anlam bulmanın anısına.
7 mayıs
Direniş penceremden göğü gözlüyorum.
Olan ve olması gerekenler arasında sıkışıyorum.
Bugün Zürichdeki ilk üniversite protestoları vardı.
Dün Refah’a gözümüze soka soka saldırdı şerefsizler. Göstere göstere zorlanan tek umut kapısını da ele geçirdiler.
Biz mi? İzledik.
Direniş penceremden izler gibi.
Aklıma geldi. Demo'lardan sonra meydanın kenarındaki mekanlarda günün anlamını yad eden isviçreli gardaşlarım, iyi ki varsınız. Direnişi sizden öğreneceğimi düşünmezdim. Öğreniyorum.
5 mayıs
Persons most at risk of RTS are those who were:
• raised in their religion,
• sheltered from the rest of the world,
• very sincerely and personally involved, and/or
• from a very controlling form of religion.
2 Mayıs
Muhteşem challangelar ile dolu bir 40 gün var önümde. Eğer organizeli ve disiplinli ilerleyebilirsem, bir süreci daha hayırlısıyla tamamlayacağım. "Rabbim çıktığım yollu hayırla tamamlamayı, yolda ve varışlarda niyeti sabit tutabilmeyi bana nasip eyle"
https://www.instagram.com/p/C6auh5-q9yF/
insanların açlıktan ölmemek için yiyecekleri bir lokma ekmeğe dahi göz diken şerefsizler.
soykırımların 8. ayında "bugün" israille ticareti kesme kararı vermişiz.
Amerikadaki öğrencileri örnek olarak çadır eylemlerine başlamışız. Ama bazı rektör abiler amcalar izin vermemiş.
Güney Afrikanın davasına destek olacakmışız.
Biz ne yaşıyoruz?
24 Nisan
Dün çikolata müzesine gittim. Dedim "heralde cennet bunun bir kaç üst versiyonudur" Sonra dedim ki "ben böyle bir cennete talip isem, acaba 200 küsur gündür soykırımın ortasında ahidlerine sadık olmak için mücadele eden Gazzelilere nasıl bir cennet nasip olur, onlar nasıl bir cennete taliptir, onlarla aynı cennetten bahsetmeye hakkım var mı?"
Her gün aynı güzergahta yaptığım tren yolculuğunda tam aynı yerlere geldiğimde aklıma Gazze düşüyor aylardır. Gazzeyi düşünme dakikaları ve yeri diyorum artık o yere. Hayatımızda zalimi, zulmü ve mazlumu idrak etmek ve güne başlama motivasyonumuzu belirlemek için böyle anlara ihtiyaç olduğuna inanıyorum..
Zalimin zulmü ebeden sürmeyecek. Buna inancım bâki. Soru şu: "Zulüm arşı titretirken ben ne yapıyorum?" Bu 200 günü hayatımın diğer günlerinden ayıran bir şey oldu mu?
ah ki ah
In Gaza wurde ein Massengrab mit 283 Leichen gefunden. Kinder, Frauen, Senioren, Männer. 283 leblose Körper konnten unter der Erde vor dem Nasser Krankenhaus in Khan Younis geborgen werden, nachdem sich Israels Armee zurückzog. Ein grausames Massaker. Viele Leichen sind gefesselt.
„Beide Hände gefesselt und ein medizinischer Kittel, was auf die Hinrichtung eines Arztes nach seiner Festnahme hindeutet“, schreibt der Journalist Hosam Yahya.
„Im Hof des Krankenhauses haben Rettungskräfte und Sanitäter 180 Leichen geborgen, die vom israelischen Militär in diesem Massengrab verscharrt wurden. Unter den Leichen sind ältere Frauen, Kinder und junge Männer“, berichtete Hani Mahmoud von Al Jazeera am Sonntag aus Khan Younis.
22 Nisan
"Beğenmeye asla elinin gitmeyeceği o parçalanmış şehid bedenlerini, feryatları, o çocukların acı dolu bakışlarını sadece algoritmaya takılmasın diye beğenmek"
bu süreç bittiğinde anlayacağız, nasıl bir travmadan çıktığımızı. ve her bir mazlumun bizden alacaklı olduğunu.
20 أبريل
ولن تستسلم أبداً عاصمة المؤمنين
17 Nisan
Teknik olarak bi düzine hata yapmadan bir şeyin doğrusunu öğrenemiyorum. Yani birileri bir şeyler söylese de yine gidip bir şekilde o hatayı yapıyorum, sonra muhteşem tecrübelerle akıllanıyorum.
Mübarek "koşma düşersin" deki düşen çocuğum hep. Bi koşayım, belki düşmem?
Neyse böyle böyle akıllanacağız, akademik kazalar bunlar. Düşmeden kalkılmıyor. Halledeceğiz bir şekilde dostlarım. Ama hangi şekil? göreceğiz :)
16 Nisan:
Dersin ortasında gelen aydınlanmalar oluyor bazen, şimdi olduğu gibi.
"Herkesi kendi alanı içerisinde anlayabilmek ve çoğunlukla hak vermek" Nimet mi külfet mi?
"Sosyal bilimcilerin, olaylara , kişilere , inançlara ve davranışlara bir "veri" gözüyle bakmaları ve bundan kaçamamaları" Nimet mi külfet mi?
10 Nisan
Bugün bayramın ilk günü. Gazze'den şehit haberleri gelmeye devam ediyor. Ancak onlar yine de bayram ediyorlar. Onlardan teselli bularak, ben de içimde bir yerlere bayramı bulmaya çalışıyorum.
Sonra İsmail Heniyye'nin 3 çocuğu ve 3 torunun şehit olduğu haberi geldi. Sonra da İsmail Heniyye'nin videosu. "Elhamdulillah! Allah onları kabul etsin." diyordu.
Bu teslimiyet benim gibi bir insanın idrak edebileceği cinsten değil.
"Allah kabul etsin 3 çocuğunu, 3 torununu ve sayısı 40 bine bulan şehitlerimizi...."
Eid Mubarak and Free Palestine!
2 nisan
Gelişler ve Gidişler demiştim bir yazımda. Gelmeler ve gitmeler küllenmeye yüz tutmuş bir yangının harlanmasıdır bazen.
Yanmış yanmış küllenmeye yüz tutmuş yangını harlamak kolay, harlanmış ateşi söndürmek ise zordur.
Kişi bilir yalnız, bir de Rabbi, o yangın küllenene dek kaç fersah yandığını; adımlanacak her karıştan nice acılar çıkacağını.
Yansın ve daha çok yansın istiyor bir yanı insanın; külü dahi kalmasın, savrulsun... anmasın ve anılmasın. Biri yanı ise ahdine mıhlanmış sönmeyen ateş misali usul usul harlıyor o ateşi, küllenmeye yer bırakmıyor.
Bazen birbirini tekrar eden iki harften oluşan iki hecedir bu ateş.
-tarihsiz-
“12. yüzyılda yaşamış meşhur bir İslam mutasavvıfı Feridun Attar, Simurg diye bir kuştan bahseder. Simurg hakikati aramaya çıkar ve bir iki sene dolaşır, tekrar yerine döner. Ama yolculuğu sırasında başına bir sürü hadise gelir. Başka kuşlarla boğuşur. Velhasıl perişan bir halde geri döner. Bizim halimiz de buna benziyor. Biz Simurg kuşu gibi yola çıkıyoruz.”
-Fuat Sezgin
26 mart
"biz dağılan kullarız, sen bizi toparla Allah'ım."
düşler ve realite arasında ayaklarımızın "razı" olunan yerde sabitlenmesini ve tüm kırılganlıklar/ dağınıklıklar ortasında "sekinet" bulabileceğimiz bir sığınağımızın olmasını diliyorum bu yılki "Bedir Gecesi" duamda...
23 Mart
Kamplardan 100 kişiyi alıp götürdü işgalci teröristler.
Güya sorgulanmak üzere götrülmüştü.
Bugün cenazeleri geldi kamyonla.
Cenazelerin isim listesini verdiler götürdükleri kişilerin isimleri vardı listede ama poşetleri açmak yasaktı.
“Kim kimdir , kimin yakınıdır ne kadar organları alındı bilmiyoruz. Dronlar ile cenaze defin işlerini takip ediyorlar. Eğer ceset torbalarını açarsak ateş ediliyor. O nedenle biz de böylece defn ettik kardeşlerimizi.”diyor muhabir.
Buna benzer bir olay geçen ay da olmuştu. Ağır yaralıları kaçırmışlar ve beş gün sonra organları alınmış bir şekilde geri getirmişlerdi.
Bunlar insan olamaz…
tarihe tanıklığımın her geçen gün bilançosunun ağırlaşması gibi bir gerçek var. alışmışlık hissi, mevcut zifiri acıyı daha da açımlanamaz kılıyor. alışıyoruz; neye???
yanıp kül olmuş bebeklere, organlara çıkarılmış ve dahi kim olduklarının tespitine dahi izin verilmeyen cansız bedenlere, aç hayvanlar tarafından yenilen şehid bedenlerine, yemek sırası beklerken topluca katledilen aç insanlara... sahi biz ne yaşıyoruz?
ve dahası;
nasıl hesap vereceğiz?
-tarihsiz-
• "Yarınlar en az bugün kü kadar Allah'ındır.
Bugün de Allah'ındır, en az dünkü kadar."
-Vera..
4 Ramazan
Acıyı neden yarıştırır insanlar?
Acı, acıdır. Hayvan, insan, bitki fark etmeksizin. Bir papatya, bir kedi ve bir insan.
“Var olmaklık” şuuru…
“Yaradılanı sevmek yaradandan ötürü” değil miydi mihenk taşımız?
Değer hiyerarşimizi bu ölçüyle tepetaklak etme vakti gelmiştir belki de… nasip olsun, amin.
13.03.24
"kaybedecek hiçbir şeyi olmamak"
kaybedeli çok oldu..
Geçen yıl Ramazan'ı Berlin'de eda ederken, gelecek yılı yani bugünlerimi tahayyül etmeye çalışır ve heyecanlanırdım. Dün akşam mahallenin camisinde teravih namazındayken bu heyecanımı anımsadım.
Aradan 1 yıl geçti. Yaklaşık 7 aydır yaşadığım yeni bir ülkedeyim. Ve 7 ay öncesinde hiç tanımadığım insanlarla aramızda oluşan o bağı ve dünyanın her yerinde yankılanan "şehadetleri" düşündüm, çokça hissettim.
"İyi ki İslam"
11.03.2024
Ramazan geldi diye korkar mı insan? Ben korkuyorum.
Her yıl yaşadığım o sorgulayış "mesele gün boyu açıp kalıp, akşam tıka basa şen şakrak sofralarda iftar edip bayramı aratmayan günler geçirmek mi?"... bu yıl çok daha can yakıcı yerden geldi. Dünyanın mazlum coğrafyalarında, açlıktan ölen insanların olduğu bir vasatta dahi bizim bunu algılayamayacak olma ihtimalimiz canımı çok yakıyor.
Çoktan yapılan iftar programlarımız, önceden hazırlanmış iftar menülerimiz, bayramda gidilecek yerler, giyilecek kıyafetler etc... bunlar kötü demiyorum, ancak ölçüsü öyle acı şekilde kaydı gitti ki elimizden, "Ramazan hikmetini" yedi bitirdi bu ölçüsüzlük krizleri.
Sevgili batı medyasının yaklaşık 5 dilde yayınladığı bir razaman tebrik mesajına denk geldim. Altına birisi "bu sene Ramazan Gazze'den dolayı buruk geçecek" yazmış. Bir diğeri de "Gazze için sorun yok, sadece orucu biraz fazla uzun tuttular" şeklinde bir yorum yazarak, açlıktan ölen insanlarla hiç sıkılmadan apaçık dalga geçmiş.
Benim hafsalam almıyor, açlıktan ölenler, bunu izleyen bizler ve bu durumla dalga geçen ahmaklar. Sahi biz ne yaşıyoruz??
Her yıl Ramazan'da israilin GAZZE'ye saldırması endişesini taşırdım ve haksız olmazdım. Sonra dönüp kendimi levm ederdim. "Ya hu her Ramazan bu korkuyu yaşayacak kadar neden acizim? Neden aciziz? Neden zalime "zalimsin" demeyi sadece üç- beş meydanda toplanıp "lanetlemekten" öteye geçiremiyoruz? Neden ama neden bütün meseleyi "politik şartlardan" (çıkarlar?) ibaret görüyoruz?? Yahu hiç mi sivil vicdanımız yok bizim? Ya hu 30 yıldır birbirini tekrar eden eylemler dışında ortaya koyabileceğiniz hiç mi aktüel bir eylemimiz olmaz bizim?
Bu yıl Gazzeliler için endişe taşımıyorum. Çünkü ben eminim ki onlar bu dünya denilen sınavın kazananı.... Ben kendimizden endişe duyuyorum! Acıyı dahi nereye koyacağını bilemeyen, hiçbir krizi bağımsız bir şekilde yönetme becerisi olmayan bizden endişe duyuyorum.
Neşe dolu iftar sofralarımızda dünya mazlumları için de bir yer açar mıyız?
Yahut cinnet halimizi iftar sonrası tatlılarımızla mı taçlandırırız?
Ne dersiniz?
10.03.2024
Benim aklım, ruhum, zihnim 155 gündür şahit olduğumuz bu soykırıma RAĞMEN nasıl utanmaksızın varlık gösterebildiğimizi almıyor... Kendime tanımladığım bir üst şemsiyem yok artık. Aidiyet hissim tükendi. Her oluşum, benim nezdimde meşruiyetini ve temsil gücünü yitirdi. Rachel Corrie yetişiyor duygularımı tercüme etmeye: "Zulüm bizdense, ben bizden değilim!"
Mümkünse yollarımız hiç kesişmesin, mevcut sistemin ahlaksızlıklarını meşrulaştırmak dışında hiçbir vasfı olmayan hiçbir kişi ve kurumla!
"vicdanlı insanlar" iyi ki varsınız!
07.03.2024
Haritalarda yolumu bulmayı değil de, kaybolmayı seviyorum. Geçip gittiğim yolların hatırlarını anımsamayı, henüz varamadığım yolların da hayalini seviyorum. Yeni yaşa 1 kala aydınlanması.
Kirchgasse, 9
En sevdiğim derse geç kaldım, zira sevgili trenlerde “unbestimmte Verspätung“ problemi vardı. İstisnalar kaideyi bozar mı bilmem, ama akışı ve güveni bozar en azından sorgulatır. (Bu güzeldir) Artık övündüğünüz dakikliğiniz, benim için şaibeli hale geldi sevgili ülke halkı. Toparlayın bakalım.
06.03.2023
Bizi bu kapalı havalar mahvetti. Dün ve bugün müthiş bir depresiflik hakim. Berlini aratmıyor mübarek.
Halledeceğiz bir şekilde, üç hafta bitmiş bile.
"Terk-i Hesti"
Bu aralar bunun üzerine kafa yoruyorum. Terk için ulaşmak gerekir. Ulaştıktan sonra geçip gitmesi var bir de. Hesti'ye ulaşmak, varmak, varolduğunu idrak etmek ve ondan geçmek...
Varlığa varmak ve varlıkta sarhoş olmdan geçip gitmek... Nasip olur mu?
Yorumlar
Yorum Gönder