kendime yazıyorum 6- zifiri

  Soykırımın ellinci gününden bildiriyorum. Dört günlük ateşkesi saymazsak kırk altıncı gününden.

“Nasılsın?” diye soranlara uzun süre (Gazze'den gelen) bu görselle cevap vereceğim gibi görünüyor. Gazze gibiyim. Enkaz altındayım, varla yok arasındayım, görünmüyorum belki ama çok acı çekiyorum ve lakin her şeye rağmen umudu temsil eden bir şeyler de taşımaya devam edeceğim.


Ruh halimi özetleyecek olursam, bazen hiç susmayacak şekilde bütün dünyanın duyabileceği sonsuz bir çığlık atmak istiyorum. Sonsuza kadar kulaklarında çığlığım duyulsun dünyanın istiyorum, sonra diyorum vicdanının sesini kısmamış her varlık zerresi en zifiri biçimiyle idrak etti bu acıyı en derinlerinde. Bir serçenin de bir karıncanın da yüzümüze değen rüzgarında bu lime lime eden acıya şahit olduğunu hissediyorum. Hâla idrâkinde olmayanlar ise, bu da onların nasipsizliği.


Bazense çok sıkılıyorum, sıkıldıkça sıkılıyorum. Öyle bir sıkılmak ki iç dünyada ayrı dış dünyada ayrı sıkılıyorum. Her şey ama her şey tüm anlamını yitiriyor. Tüm insanlar ve tüm mekanlar. İki mekan ve bir insan hariç.

 

İmtihanın ağırlığı içimi ayrı dışımı ayrı büktü bu sefer. Normalde içe dönük gerçekleşirdi imtihanlarım, içeride bir yerlerdeki dehlizlerde takılır çıkmaya çalışırdım. Ama bu sefer dışarıda da boğuluyorum. Dışarıya döndükçe, dışarıda oldukça, anlaşılmadıkça, anlatmaktan yoruldukça, daha da çok boğuluyorum.

 

Bu acının mıh gibi alemin göğsüne saplandığı günlerde ben kendini iyi hissedenlerden yazılmak da istemiyorum. İyi değilim. İyi değilim. Enkazın altında, cansız masum bedenlerinin arasında nefes almaya çalışıyor gibiyim. Dünyadan göçmüşlerin tüm ağırlıklarını da yüklenmiş, her iki tarafa da ait olamamış gibiyim.

 

Sonra yeniden başlıyorum. Muhteşem isteksizliklerime rağmen, yeniden başlıyorum. Zorla ve umutla. En azından deneyenlerden, yolda olanlardan yazsın melekler adımız listeye diye. Tüm berbatlığa rağmen sürdürebilirliği sağlamak niyetiyle başlıyorum günlerime. Bugün olmasa da yarın için bir umut tohumu taşımak bir yerlere. Kalbimizle, sükunetimizle ya da eylemimizle.

 

Bugün küçük dalgalanmalar olarak görülen bir uyanışa şahid oluyoruz. Yarın birleşerek büyümüş devasa dalgalara dönüşecek, vicdanlı insanların bu uyanışı. Öyle dalgalar ki önündeki tüm acı ve azap tortularını söküp atmış ve ardında bir berraklık bırakmış. Tüm inatçı kötülükleri temizleyip ardında sadece salt berraklık bırakmış. İçimde soluyorum o dalgaları. Ferahlık veriyor nefesime. İçime çekiyorum sonuna kadar. Ve içim inşirah doluyor.

 

İnşirah ferahlığı dindirir ancak bu bitimsiz gibi görünen acımızı. Tüm vicdanlı mahlukatın, arz'da ve arş'da kendi dillerince ve eylemlerince ateşe taşıdıkları su, bu inşirahın muştusu olacak.

 

Ey bir emre hazırlanan simsiyah gecede
Karanlığı emip emip de gebe kalan
Ey her depremden sonra biraz daha doğrulan
Herkesin
Veba girmiş bir şehrin hem halkı
Hem seyircisi olduğu bir günde
Ey düştüğü yerden kalkmaya hazırlanan ülke.
Her damlası bir zafer müjdecisi
Bir posta eri gibi
Yağmur yüzümüze değince
Çıkacağız yola.
Çıkacağız yola
Hesap günü gelince
Yağmur yüzümüze değince
Güneş bir mızrak boyu yükselince.


Erdem Bayazıt


S.R.S

Zürich, 27.11.23

Yorumlar