Günce 2: Dünyaya Geldik Gitmeye


"dünyaya geldik gitmeye hüsn ile an seyretmeye.."  -erzurumlu ibrahim hakkı

Güncemin ikinci partından Selamunaleyküm. Yolda olma ve yolda kalma çabamı ara ara burada yazmaya devam etme niyetindeyim.

https://www.youtube.com/watch?v=kCgbcZGkXgw&list=RDqaA9l-TlrB0&index=2.    (anda kalmalık)


1 Ağustos'da İsviçre'ye döndüm. Rabbim'in çabaları bereketlendireceği ve kulunu hazin düşürmeyeceği bilincinin şükründeyim.   Şimdi 1 aylık bir rota oluşturacağım inşallah. Bakalım neler olacak. So excited! :)

                                                             

18 Eylül

Elhamdulillah ki planladığımın çok ötesinde harika bir yaz geçirdim. Her anı dolu doluydu. Ruhumu ve zihnimi güzelleştiren güzelliklere şahid oldum, özümsemeye çalıştım. Makro alemde işler "zahiri" boyutuyla daha da kötüye giderken, mikro alemimde işleri toparlamayı denedim.

Tevekkül ve şükür bilincimi geliştirmeye çalıştım. Nefsimin mertebesinin neliği üzerinde kafa yordum. Hissetmeye çalıştım.  Çokluk fikrinden epey uzaklaştım. "benim olan güzeldir" fikrine yaklaşmaya çalıştım. Olmayanda da hayr olduğuna iman etmeye çalışıyorum, kolay olmuyor.

İşte böyle. Disiplinli bir çalışmayla geçen bir kaç aydan sonra, bunun huzurunu her an hissettiğim bir yaz geçirdim. şimdiyse yeni döneme "bismillah" dedik. bakalım neler olacak....

Şimdiye dek 21 ülke 86 şehire seyahat ettim. Bu ülkelerden 7'sine bu yaz gittim :) Geçen gün Ayşe, "üç günde bir yer değiştirmişsin bu yaz Sümeyye Abla" diyordu. Hahaah. Yaşarken idrak etmedim belki ama hakkaten öyle olmuş. Ne büyük bereket, bu seyahat yâ hû! Daim olsun Rabbim, amin ..


3. güncemde görüşmek üzere :)


13 eylül


Slovakya, Bratislava. Saatte 50 km yi bulan rüzgar ve aralıksız yağan yağmur.. kendimizi neye benzediğinden emin olmadığım bi mekana attık. Sadece sıcak bir çay içmek, bütün hayalimiz buydu. Yolda olmanın ve yolda kalmanın duasına bu da dahildi sanırım :) her durumda hamd O’na.

12 Eylül


Viyana’nın muhtemelen en büyük camisinden bildiriyorum. Tuna nehrinin heman kıyısında. Birden soğuyan hava, yağmur rüzgar derken kendimize buraya getirdik. Hamd O’na. Yaradana. Allahım gönlümde varlığını hissetmek, gittiğim her yerde senden izler aramak yüreğimi sıcacık yapıyor. Kayboluşlarımın nerede sonlanacağını bilmek bir hoş esinti bırakıyor benliğimde.

Gidişlerimde varışlarımda kendimden O’nu bilmeye… bunun bir ömür böyle olması niyazımdır.





6 Eylül

Evet efendim, bu öyle bir nimet ki. Ancak an’da anlaşılır.

4 Eylül

                  

Brienz  gölünün kenarında  gök, dağ ve gölün kesişiminin oluşturduğu o sonsuzluk hissinde hisettim Seni.
 Yolda olmanın bereketini, şükrünü aktarabilecek keyfiyette kelimelere sahip değilim.

Bir hikayem olacaktı, hikayede yolcu bendim. Yolun da yolcunun da yol haritasının da sahibi O’ydu. Yoldaki hikaye kendimi bilmek, tanımak üzere yazılacaktı. Kendini bilmek’den O’nu bilmeye giden bir yolda kalma çabasıydı bu.  Yolun neye benzediğiyle ilgili fikri olmayan yolcu yer yer düşse de yürümesi gerektiğine çokça inanıyordu. Çünkü yola çıkaranın planına olan inancı tamdı. 

Bugün burada yolun bir durağı olan bu gölün kenarında sonsuzluk hissinde kaybolurken, yolumunda sonsuzluğa gittiğini hisettim. Yolum her şeyin aksine bitimli değilmiş meğer.

Ben sümeyye, yolda olmaya ve ölmeye geldim.


1 Eylül

Bugün İsviçreye gelişim tam bir yıl oldu.  1 yıldır aplerin eteklerinde tatlı bir yerde yaşıyorum. Buraya şehir diyorlar ama bence bir köy. Tamda dualarımdaki gibi. Tatlı bir çatı katında yaşıyorum. Yıllar evvel, Serdivan'daki çay bahçesinden aşağı doğru yürürken bir çatı katı görürdüm. "kiralık" yazdı kaç zaman orada. öyle bir çatı katında yaşamayı düşlerdim o zaman. tabi başka şeylerde düşlerdim. o düşlerden kimisi vaki olamadı belki ama çatı katında bir evde yaşama hayalim daha o zamanlar haritada bile yerini bilmediğim şirin mi şirin bir isviçre köyünde nasip oldu. hoş berlindeki evimde çatı katıydı. ama orayla böylesi bir ünsiyet kurmuş değildim. evimin kenarından bir dere akıyor: "aabach". arkasından ise tren geçiyor. trenin geçmesi pek de romantik değil, ilk zamanlar gece geçerken sesiyle uyanıyordum. ama şimdi ona alıştım. neredeyse her 10 dakikada bir geçen tren hayatımın bir parçası oldu.
yandaki isviçreli amcanın bir havuzu var. sabah 9'da havuzu doldurmaya başlıyor yazından başından beri. "bu yaşama sevincini nereden alıyorsun be adam?" demekten kendimi alamıyorum. melek ailesi bir yıldır yeni ailem gibi oldu.. onları muhtemelen hiç unutmayacağım.
sonra okul var.... bir yıl önce tam bugün geldiğimde önümde aşılmaz bir dağ gibi duran o okulda, epey yol katettim. muhteşem geçmedi belki ama heybemi epey doldurdum. ekseriyeti güzel olan nice insan ile hemhal oldum. ekseriyeti trene yürürken, okulun mutfağında yemek yerken, ibadet odasında namaz kılarken edinilmiş tanışıklıklar oldu.
belki de dünyanın en iyi hocasına denk geldim. Herr Walthert, seni de muhtemelen unutmayacağım! :)
gelişimden 1 ay sonra Gazze'de bir soykırım başladı. tarihimde hiç görmediğim bir acı bu. acının ve öfkenin hiç tatmadığım tonlarıyla tanıştım. bu yolda nasıl direnmem gerektiğiyle ilgili her geçen gün yeni bir form geliştirdim. direnirken yolda yeni güzel insanlar tanıdım. demolar, etkinlikler derken bir başka çevrem oluştu. "direniş çevresi". sizden de ne çok şey öğrendim. hele fransizka ve black... bu yoldaki iki öğretmenim oldu.
zalimin helakının yakın olmasını umuyorum... huzur dolu, israilsiz günlere.....
29 Ağustos

Migrationsamt gerginliği diye bir gerçek var…

Beklerken okuyordum; “değişmeyen mutlak tek bir şey var:Allah” diyor Saadettin hoca.

Epeydir dediğim bir şey var: “değişimin kendisi, bir ilahi akış. Mühim olan hangi yöne değiştiğimiz.” Mesela bir meyve ağacının bahardan, meyveye, sonra yaprak dökümüne giden değişimi nasıl kötü olabilir? O da bir ilahi takdirin gereğini yapıyor, hem de estetik şekilde.

Demem o ki ; değişmeyen mutlak olan Allah dışında, onun yarattıkları değişime muhtaçtır! 



27 Ağustos

Gidişler de dönüşler de kendime. Bunu bildim, bunu gördüm. Bunun böyle bilinmesini isterim.

25 Ağustos 

Stockholm- Oslo yolu. 480 km var henüz. Bedenim iskandinavya’da ruhum ise tek bir yerde yolculuk ediyor. 

Özgür Filstin’de! 

Dün stockholm’daki protestolara katıldım. Yürüyüş koridorunu gördüğüm anda içimde kopan fırtınayı ve gözlerimden akan yaşları tarif edemem. Son anıma kadar kalbimde bir yerlerde saklayacağım, yerle gök arasına sıkışmış bir zaman ferahlığı olarak kalacak ruhumda.

Dünyanın her yerindeki onur ve izzet sahibi, zulüm karışsında tek yumruk olmayı başaran onurlu insanlar iyi ki varsınız!

Sizin bir parçanız olmaktan gurur duyuyorum! 🇵🇸 will be free, in sha Allah ❤️‍🩹

İki değneğiyle yürüyüşe katılan teyzem sen de iyi ki varsın!

Grubu ilk gördüğüm an…




24 ağustos 

İsveçlilerin “fika time” dedikleri… ♥️





23 Ağustos 

Danimarka’da çok güzel bereketli iki gün geçirdim, şükür.

Şimdi de (02:21) Stockholm’a gitmek için Lund’dan aktarma yapacağım ve gelecek treni bekliyorum.

Bu da sevdaya dahil mi?😅



20 Ağustos

Saat 19.30 Civarı Basel’den Kopenhang’a uçtum. 3 günlük dinlenmenin bir bedeli olmalıydı:))

Şükür trene yetiştim. İlk izlenim; sanki bi danimarka almancası var da onu konuşuyorlar gibi. Tam anlayacağım gibi oluyor, ama anlamıyorum.

İngilizcenin yanında Almanca açıklamalar olması da ilginç.



17 Ağustos


Yağmurlu bir ağustos sabahına uyandım Anna. Komşunun evinden gelen uçak sesine benzer bir ses de yağmura eşlik ediyordu. Sonra bitirmeye yeminliymişim gibi izlediğim diziyi nihayete erdirdim. Aferin sümeyye, iyi ettin. Başladığımız işi bitirmek diyelim.

Şimdiyse Hunzenschwill’e hacı ziyaretine götürüyorum , kitabımı🌞✨


15 Ağustos

Bizde ki kedi sevgisi ümmetsel olabilir :) iyi ki varsınız Gazzenin kutlu direnişi! Ve huzur sebebi kedolarımız :)


14 Ağustos

Oyunun adı arayış mı acaba?


Murten isimli tatlı bir kasabayı indiğimde bir mescide 450 m uzakta olduğumu gördüm ve sevinçle vakit namazı için mescid yönüne yürüdüm. Gel gör ki kasabanın pek de hoş olmayan bir mevkiine ulaştım ve yine hoş olmayan bir binasında “Islamisches Kulturzentrum” tabelasını gördüm, ve dahi kapalıydı. Ama olsundu. Yer yüzü mescid idi. Mescid olması her mekanın hürmete değer olmasındandı. Serdim seccademi kapsının önüne. Kapı eşiklerinde beklemek de yola ve hürmete dahildir belki diye.

Sonra bir erkek çocuğu. Bisikletiyle. Geçti durdu çevremden. Namaz boyu gözledi beni, selam verince göz göze geldik. Az öteye gitti. Namaza durdum yine geldi. Sonra kayboldu. Belki de bütün olay buydu. Mescid kapalıydı ama bisikletli çocuk açıktı.

13 Ağustos

Konstanz dönüşü..

Yerleşimcilerin yahut işgalcilerin Gazzeye giren yardım tırlarını engelleme çabasından sonra bugün de Gaaze’ye bir an önce yerleşmek için dualar ettiklerini gördüm.

“Şuan Gazze’ye yerleşmek için hazırız” diyor bir yerleşimci kadın.

Yine Kusüsteki yerleşimcilerin Mescidi Aksa bahçesinde ritüeller gerçekleştirdiklerini gördüm. Geçen haftada kızıl ineklerini kurban etmeye/ tapınak inşa etmeye hazır olduklarını paylaştılar.

Ne demek bu? İslam garip doğduğu gibi garip bir şekilde kıyamete mi gideceğiz?  Bunca acıyla nasıl yaşayacağız kıyamet kopmasa bile? Gözümüzün önünde 310 küsur gündür devam eden bir savaş var. Sesizlik örtülü her şeyde. Zaman savrulup duruyor. Sorular ise hala muhatapsız. Ne yapılmalı? Nasıl hesap verilecek?

Daha iki gün önce doğan ikiz bebeklerinin ve eşinin şehadet haberini alan bir babanın acısını ne tarif edebilir?

Netanyahunun karısının danışmanının paylaştığı o cani ölüm planlarına ne demeli??

Biz ne yaşıyoruz??

12 Ağustos

Ben, Bach, Kitabım ve Kahvem ; Amden köyüne gidiyoruz. Oradanda Betlis’e doğru bir çıakrtma yapma niyetindeyiz.



7 Ağustos

Rigi dağına doğru yolculuk yapıyorum. Hava biraz yağmurluydu sabah. Ama şuan hoş. Zug ile aynı güzergahtan gidiliyor. Muhteşem manzaralar var. Aman Ya Rabbi! diyerek geziyorum her yeri. Şükrümü ve hayretimi artır Rabbim.

Şöyle diyor Sadi baba:

6 Ağustos
Kanton Zug’da idim. İçsel açılımlar.

   

5 Ağustos

Lozan'da idim. İlk defa fransızca konuşulan bölgede bir şehre gittim. Vapurla karşıya/ Fransa'ya geçtim. Evian suyunun çıktığı yermiş.





Yorumlar